Muhammed Ali’nin dünya ağır sıklet boks şampiyonu unvanı, Vietnam Savaşı’na katılmayı reddetmesi nedeniyle elinden alındı. 1966’da Ali, Vietnam Savaşı için askere alınmak üzere çağrıldı. Ancak dini inançları ve savaş karşıtı duruşu nedeniyle askerlik yapmayı reddetti. 1967’de bu tutumu nedeniyle tutuklandı ve askerlik hizmetini reddettiği için beş yıl hapis cezasına ve 10.000 dolar para cezasına çarptırıldı. Ancak temyiz süreci boyunca serbest bırakıldı ve hapse girmedi. Askerlik hizmetini reddetmesinin ardından, Muhammed Ali’nin boks lisansı iptal edildi ve dünya ağır sıklet boks şampiyonu unvanı elinden alındı.Ali, yaklaşık üç buçuk yıl boyunca boks yapmasına izin verilmedi ve kariyerinin en verimli dönemini kaybetti.
O kelimeler…
Muhammed Ali’nin Vietnam Savaşı ile ilgili söylediklerinin tam metni, özellikle askerlik yapmayı reddetmesinden sonra yaptığı açıklamalarda görülür. Ancak Ali’nin o dönemde yaptığı konuşmaların tam metni her zaman eksiksiz bir biçimde kaydedilmemiştir. Buna rağmen, onun en bilinen ve kaydedilen sözlerinden biri şöyledir:
“Neden beni üniforma giydirip, 10.000 mil öteye siyahlar ve beyazlar arasında özgürlük ve adalet için bombalar ve kurşunlar yağdırmam için götürmek istiyorsunuz? Evde, Louisville’de bile zenciler köpek gibi muamele görüyor ve en temel insan haklarından bile mahrumlar. Hayır, ben kendi inançlarıma karşı gelmeyeceğim. Siz, çocuklarımı dahi katleden ve bana burada bile tam anlamıyla eşitliği sağlamayan adamlarsınız. Bu savaşa katılmayacağım.”
Ali’nin Vietnam Savaşı’na dair birçok konuşması ve demeci mevcut, ancak bunlar genellikle derlenmiş alıntılar şeklinde yayımlanır. Bir tam metin olarak Ali’nin en bilinen ve yaygın kullanılan sözleri, savaşa karşı duruşunun temel dayanaklarını anlamak açısından önemli olmuştur.
Muhammed Ali’nin savaşa katılmayı reddettiğinde söylediği ve dünya çapında yankı uyandıran diğer sözleri de şunlardır:
“Beni kölelerimle savaşmaya gitmekten muaf tutacaklarını ve bana huzur içinde yaşama hakkı vereceklerini sandım. Ancak kendi inançlarıma, dinime ve haklarıma sahip çıkıyorum. Bizler burada bile tam anlamıyla özgür değilken neden başka bir halkı esir almak için savaşayım?”
Bu ifadeler Ali’nin inançları doğrultusunda kendisini, savaşın siyasi ve ahlaki meşruiyetini sorgulayan bir aktivist olarak konumlandırdığını göstermiştir.